Yetimhaneyi de Sahne Işıklarını da Gören Diva Safiye Ayla
Osmanlı’nın son yıllarında dünyaya gelen ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin yetiştirdiği ilk ses sanatçılarından olan Safiye Ayla Klasik Türk Müziği’nin gelmiş geçmiş en güçlü seslerinden biriydi. Yetimhanede başlayan yaşamı sahne ışıkları altında, dinmek bilmeyen alkışlarla son buldu. Şarkılarda ölümsüzleşen sanatçı şimdi Kültür ve Yaşam’da.
Zor bir çocukluktu onunki… Doğmadan babasını, üç yaşında annesini kaybetmiş, hastalıklarla geçen yetimhane yıllarında evlat edinilmişti. “1907’de İstanbul’da doğdum. Babamı Mısırlı bilirdim. Sonradan Halilrahman’dan bana yazdığı mektuplardan Filistinli olduğunu öğrendim. Annem Suudi Arabistan’dan gelmiş…”
Yaşadığı yokluk ve yoksunluğa rağmen içe kapanık değil aksine oldukça yaramaz bir öğrenciydi. Hayat mücadelesiyse öğretmen yardımcısı olduğunda da bütün hızıyla sürüyordu: “Küçücük bir oda kiralayıncaya kadar Eyüp Camii’nin musalla taşı üzerinde geçirdiğim çok geceler oldu. O dönemde yakalandığım öksürükten uzun süre kurtulamadım.”
En büyük şansı sahip olduğu olağanüstü sesiydi ve tabii dikkat çekmekte gecikmedi: “Mustafa Bey bana usul ve makam öğretti, yetiştirdi. Sonraları Yesari Asim Bey’den de ders aldım ama ilk hocam Hafız Mustafa Efendi’dir. İlk plağımı Columbia Şirketi doldurdu. Bunların hepsi bir ay içinde oldu.” Ve ona göre bunların hepsi rastlantıydı.
Safiye Ayla’nın hayatında yepyeni bir sayfa açılmıştı. Öncekinden farklı, istediği gibi yazabileceği bir sayfaydı bu ama sonrasında olanlar kesinlikle rastlantı değildi; sesini geliştirmek için çok çalıştı. Kısa sürede assolistliğe yükseldi. Dile kolay; 500’dan fazla plağı oldu ve radyodan dinleyicilerine yüzlerce konser verdi.
Atatürk’ün en sevdiği sanatçılardan biriydi Safiye Ayla… Onunla ilk kez 1932 yılında tanışmış, dört yıl sonra tekrar karşılaşmış ve sonrasında sık sık Gazi’ye şarkılar okumuştu. “Her şeyden evvel tashih etmek isterim ki Atatürk yalnız bir Türk musikisi severi değil, hayranı idi… Üstün bir bestekâr kadar ve belki de onlardan daha fazla makamdan anlar, falsoları yakalar, çok haklı tenkitlerde bulunurdu.”
Menekşe Gözler Hülyalı, Bir İhtimal Daha Var, Koklasam Saçlarını Bu Gece Ta Fecre Kadar… Yüzlerce besteyi sesiyle ölümsüz hale getiren Safiye Ayla en çok “Çile Bülbülüm Çile” ve “Yanık Ömer” şarkılarıyla anılır. “Ah Bu Gönül” ve “Aşk Yaprağına Konarak Koza Öresim Gelir” isimli iki şarkının bestesi de kendisine aittir.
Yaşar Kemal, Nazım Hikmet, İbrahim Çallı, Halikarnas Balıkçısı gibi isimlerin yakın arkadaşı olan sanatçı dünya çapında tanınmış bir müzisyenle, Şerif Muhiddin Targan’la evlenmiş, eşi Mekke Emiri’nin oğlu olduğu için kendisi de “prenses” unvanı almıştı. 14 Ocak 1998 tarihinde aramızdan ayrılan Safiye Ayla’nın hayatı, hani derler ya, romanlara konu olacak türdendi.
1,886 okunma